well well

Archive for the ‘I let go / koy ver’ Category

Sen 4 te olsan 14 te.

leave a comment »

Onun gözlerine bakınca nasıl gökyüzünü yere indirsem, yıldızları ona versem, içindeki kalpten süzülenle bile olsa şömineler yakabilsem. Hem özgür bırakabilsem bu koca ve tatlı Dünya’daki her şeyi tatmasına, deneyimlemesine izin versem, o koca kaydırağın tepesindeyken nasıl da mutlu ama işte düşer mi endişeme söz geçirebilsem. Mutluluğu yüzünden kaçmasın diye içimdeki sesle mücadele ederken çaktırmasam ve aferin sana, bak bulutlar tam yukarda haydi bir basamak daha desem. Diyelim dizinde yara olsa, o yaradan içeri girip süzülen yaşlarından akıp ta onu koynuma hapsetsem.

Onu okula bıraktığım ve ilk defa ayrılırken ağlamayıp el salladığı günü hatırlasam. O içeri girene kadar dayanıp sonra kendimi hüngür hüngür ağlarken bulduğum gün.

Uyusun diye bazen nasıl sabırsızlandığımı, uyuduğunun 3. saati onu özleyip uyandırmak istediğimi bilse..

Anne seni çok seviyorum dediğinde, bilse.. Bilse ki ben de annemi çok seviyorum ama evlat hiç bir şeye benzemiyor.

Ve onun için de bazen beni sevmediğini söylesen bile o kadar çikolata yemene izin veremem. O kadar tv seyredemezsin. Dışarıda yağmur yağarken hayır o tşirtle dışarı çıkamazsın :) Ve bazen yine -ben de seni çok sevdiğim için seni sarıp sarmalamak istesem de bunu yapamam, o makası kullanırken yüreğim ağzıma gelse de yapma diyemem. O bisiklet bana çok büyük görünse de binmelisin, düşüceğini bilsem de koşmalısın, ağlayacağını bilsem de meraklısın ve o uçan balonu bırakmalısın :)

Sen benim canımsın!

Bazen çok tuhaf laflar ediyosun. Bana yapıştığın o ilk 15 gün okulda neden ağlıyosun burdayım dediğimde anne özgürlüğüme hakim olamıyorum, senin kadar büyük olunca hakim olabilirim dediğinde konuştuk. Sen 3,5 yaşındaydın. Ben 32! Özgür olmak güzeldir dedim, bak ben de küçükken okula gittim. Özgür olmak insana güç verir.  Kendi başıma başardığın her işte biraz daha büyüyeceksin ve inan bana eğleneceksin, mutlu olucaksın biliyorum ve biraz daha özgür olmak isteyeceksin. Kendi kendine yapabildiğin şeyler çoğaldıkça, sen olacaksın inan bana dedim, hazırsın. Kendin olmaya hazırsın.

Bir gün resim yaparken ellerimi sakinleştiriyor dedin. Acaba biliyor muydun ki sakinleştirdiği kafandı aslında. İnsanın kafası sakin olunca eli de sakin olur.

Bir gün bir stres anımdı nefes alamıyorum dedim. Alıyosun anne işte bak dedin. O anda stres mi kalır, o saflıkta edilmiş her hangi bir laf bin teselliye bedel bilsen.

Seni Çok Özlüyorum!

Helikoptere helebektor derdin. Bana helikopter demekten daha zor gelirdi bu. Yarım konuştuğun zamanlar da obotü otobüstü, züfara zürafa. Gerçi çok iyi konuşmana ramen hala aryan, kuryuk ve ayru diyosun are you demek yerine :) Y ve R hangi dilde olursa olsun karışık :)) Seni hep özlemek te demekmiş annelik. Bebekliğini, emeklemeni, ilk dişini, kokunu, minik kıyafetlerini. O kadar hızlı büyürmüş ki çocuklar meğer.

Sen 4 oluyorsun!

Ve anlamak için bir 40 olmana gerek yokmuş meğer. Meğer annelere çocukları hep bebek.

Ve hep böyle kendime söz geçirebilmek istediğim sen büyüdükçe. Sen 4 te olsan 14 te. Senin sen olmana alan yaratabilmek dileğim. Sen ne istersen o ol diyebilmek, emin ol hep arkanda durabilmek.

Tatlı Derin’im….

Written by pinarbesikci

12/12/2014 at 23:09

Posted in I let go / koy ver

once upon a time in Santralistanbul

leave a comment »

Written by pinarbesikci

22/10/2012 at 00:02

Önümüze bakalım

leave a comment »

Bahar dalları açmış. Mini mini pıtırcık bombik çiçekler var. Şahane bir hava.

Terlikler, sabahlıklarla uyanır uyanmaz bahçeye hop güm.

Tombik pamuk yanaklar ağzımıza düşüyorlar sabahları bi kucak can konuyor koynumuza. Derin bizden erken kalkıyo…

Bababababa, gaakgaaakk meeeeee diyor :)

 

 

Written by pinarbesikci

21/03/2012 at 23:02

Posted in I let go / koy ver

last night

leave a comment »

Ne güzel heyecan duyardım. Yazardım. Sonra bu hal geldi üstüme. Ne yazsam kendimi Nil Karaibrahimgil gibi hissedip hemen kendimden hem de yazdıklarımdan uzaklaşıyordum.

Sonra farkettim yazmanın o rahatlatıcı hissini özledim. Zaten herkesin herşeyi bildiği varsayımından uzaklaşmalıydı.

Neyse işte. Dün uzun zamandır çıkmadığım gibi çıktım. Uzun zamandır anne değildim. Uzun zamandır dağıtmadım. Uzun zamandır içime bu kadar sinmedi bi çıkma ve aklım bu kadar geride kalmadı. İçim rahattı. Eve dönmedim. Kızlarlaydım….

 

İçim bugün de rahat. Sanki beklediğim normalizasyon başladı. Bu ne demek!

İçimden güldüm. Hatta gece bi çocuk bana saçların çok güzel dedi. Çocuğu sarılıp öpmek istedim ama öyle değil. 18ime bastığım gün bar kapısında kimlik soran adamı öpmek istediğim gibi. ( 30unda da soran olursa daha bi şevkle öpeceğim kesin :) Mutiş bi histi..

Böyle tuhaf sevinçler vardır ya hani. Geçen mesela eski erkek arkadaşımın kız arkadaşından ayrıldığını duydum çok sevindim. Şimdi istediği kızla dilediğince beraber olabilip, umarm mütiş aşklarla kendini mutlu etmeyi başarabilir diye düşündüm bu haberden sonra. Ama o olmazdı. Çünkü o kız beni çok kırmıştı! 

Gotye dinledim aklıma geldi. Dinlemediysen dinle Somebody that I used to know…

 

Sonra dün çok yakınımın benden bi döneme ait yani o dönemde epey süregelmiş bir şey sakladığını öğrendim. Yani itiraf etti. İtiraf gibi de değildi. Sanki çok önemsiz bir şeyi söylemeyi unutmuş gibi yaparak laf arasına sıkıştırdı. Bu beni çok kırdı. Çok yakındık biz hani, hani kardeştik, hani hani?? Ama ben sana her şeyi anlatıyordum hani, sen benden neden sakladın ki! Bir anda yabancılaştıran bir haber çat diye koynuna düşüyorsa, koyun koyuna olduğunla arana girebilir mi? 

 

 

Written by pinarbesikci

19/03/2012 at 01:51

Today

leave a comment »

‘Today’something

Great news from someone.

I knew it, I knew it…

soo nice

Written by pinarbesikci

08/03/2012 at 22:41

Posted in I let go / koy ver

ıt’s imagical

with 2 comments

Sevgilime ve bebeğime sarılıp uyudum, çok yorgundum.

PaZar sefasııı, hava güzel, belki Ihlamur Kasrı.. ördekler, tavus kuşları. Bir haftadır topuklu giyiyorum evet özlemişim ama bacaklarım zonkluyor.

Derin çok tatlı, ben topuklu giydikçe o da ceket giyiyoo :)

Image

Written by pinarbesikci

19/02/2012 at 11:02

Posted in I let go / koy ver